Sükut-u Vaveyla Read Count : 144

Category : Stories

Sub Category : Drama
"Ducunt volentem fata,nolentem trahunt." 🌓

"Yani siz şimdi benden bu tabloyu betimlememi mi istiyorsunuz?" diye sordu adam. Açıkçası biraz şaşırmıştı. 

"Evet," dedi kadın. "Sergide en çok dikkatimi çeken tablo bu ve başkalarının betimlemelerini duymak belki de tablo hakkında kafamda kurduğum hikayenin değişmesine sebep olur." 

Adam gülümsedi ve kafasını tabloya çevirdi. 

"Acı... Yüzünden okunan en baskın duyguydu. Belki bir sevdiğini kaybetmişti. Hayır, onun için en kötü senaryo bu olmayabilirdi. Uzuvları kopmuştur belki de. Çektiği acı ruhsal değil de fizikseldir. Gözlerindeki hırçın alevler körlenmesi gereken bir ocaktı adeta. Geniş ağzı o kadar çok açılmıştı ki dudaklarının kenarları bu gerginliğe dayanamayıp yırtılmıştı. Çatlayan dudaklarından süzülen kanlar çıplak karnından aşağı doğru kavis çizerek ilerliyordu. Kırışıp katlanan alnı bir labirenti anımsatıyordu. Aslında görenlerin içinde kaybolacağına emindim. Girinti ve çıkıntılar öylesine derindi ki bakmak bile insanın başını döndürüyordu. Haykıran gözlerinden süzülen damla damla yaşlar ağzının kenarından akan kana karışıyordu. Ellerini saç diplerine o kadar sıkı kenetlemiş ki saç diplerinden de kanlar süzülüyordu. Araya karışmış bir iki tel beyaz saç uçlara doğru yavaştan kırmızıya bürünüyordu. Ama bu sefer süzülen kanlar aşağıya ulaşamıyor, alnında beliren labirente doluyordu. Tırnakları kafa derisine saplanmıştı ve tırnaklarının arasına giren deri parçalarının bir kısmı sıkıştıkları yerden kurtulup özgürlüklerine kavuşmak istercesine aşağı doğru sarkıyordu. Bu bağırışın sebebi ne pişmanlık, ne de korkuydu. Sadece acı. En azından benim gördüğüm buydu. Eğer sesi çıksaydı ve feryat edebilseydi ciğerleri yırtılıp parçalanırdı hiç şüphesiz. Böylesine içten bir haykırışın sebebini öğrenmek için ruhumu vermeye hazırım. Çünkü elimde verebileceğim ne yüklü miktarda para ne de değerli bir şeyler var. Sahip olduğum tek şey sefil ruhum. Onu da bu feryadın sebebini öğrenmek için seve seve veririm."

Adam cümlesini bitirdiği zaman yanındaki kadın önce adama sonra ise tekrardan karşısında duran tabloya baktı. Adamın anlatımıyla daha da manidar olan bu tablo artık dikkatini çekmekle kalmamış, tamamen büyülenmesine de sebep olmuştu. Elindeki çantasını koluna taktı ve hayranlık dolu bir ifadeyle adamı alkışladı.

"Tek kelimeyle muazzam," dedi. "Ancak acıyı gerçekten hisseden birisi hissettiği duyguyu karşısındakine aktarabilecek kadar böylesine duygu yüklü bir şaheser ortaya koyabilirdi." Bir an duraksadı ve "bu tabloyu kimin yaptığını biliyor musunuz?" diye sordu.

Adam fötr şapkasını çıkardı ve "evet," dedi, "biliyorum. Çünkü tabloyu yapan kişi bizzat yanınızda duruyor."

Kadın etrafına bakındı. Koca sergide sadece ikisi vardı. Hayrete düşmüştü. "Siz.." dedi tiz sesiyle. "Bir şeyi merak ediyorum, tablodaki adam neden acı çekiyor?"

Adam bu sorunun geleceğini tahmin etmiş gibi görünüyordu. Gülümsedi ve "işte o sorunun cevabını ben de bilmiyorum hanımefendi," dedi. "Bu tabloyu ben yapmış olabilirim ama tabloya yansıyan tüm duygular içimdeki diğer benliğe aitti."

O an tablodaki adamın gözyaşı yavaşça süzülerek tablonun kenarından yere damladı.

"Liberate me ex inferis!" 🌑

Comments

  • Ichi Go

    Ichi Go

    I can't read it, so I can't rate it.

    Jul 02, 2022

Log Out?

Are you sure you want to log out?